KİTABA DAİR
— Yayınevi
AHMET ZİYÂEDDİN GÜMÜŞHÂNEVÎ HAZRETLERİ
«MEKTUP»
Sadeleştiren: Rahmi SERİN (Emekli Müftü)
Baskıya Hazırlayan: Arif PAMUK
PAMUK YAYINCILIK
Büyükreşitpaşa cad. No:22/9
(Kızılay yanı) Laleli-İstanbul
Tel: (0212) 528 60 04
Tel-Fax: 522 26 83
— Sunuş
Allah Resulü (s.a.v.), Medine Devleti dışına mektuplarla çıkmıştır. Zamanın önemli devletleriyle ilk teması mektuplarla başlar. Bu mektuplardan halen elimizde örnekler bulunmaktadır.
Muhtelif devlet büyüklerinin olduğu gibi, ilim çevrelerinin de tarihe mal olmuş mektupları vardır. Bu mektuplar, zamanında büyük yararlar sağlamışlardır. Sultandan sultana, alimden alime, mürşidden mürşide ve bağlılarına mektuplar yazılmıştır. Neşrine çalışılan bu mektup da büyük mürşid ve büyük alim Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî Hazretleri tarafından, bir müridini hedef göstererek müridlerine yazılmış çok önemli bir mektuptur.
Mektupta şeriat, tarikat, hakikat ve marifet konularına kısa kısa yer verilmekte, büyük ve küçük günahlar geniş bir şekilde belirtilmektedir.
Mektup şeklinde kaleme alman ve çok önemli bilgiler içeren bu öğütlerin okuyucuya yarar sağlayacağında şüphe yoktur.
Saygılarımızla...
— Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî Hazretleri (1810-1893)
Gümüşhanevî Hazretleri, İstanbul’da bulunan büyük velilerdendir. Adı Ahmed bin Mustafa, künyesi Ziyaeddin’dir.
Babası, emirler sülalesinden Mustafa Efendi’dir. Hicri 1228 (1810) yılında Gümüşhane’nin Emirler mahallesinde doğduğu için Gümüşhanevî diye meşhur olmuştur. 1311 (1893) yılında İstanbul’da vefat etti.
Kabri, Süleymaniye Camii avlusunda, Kanunî Sultan Süleyman Han türbesinin kıble tarafında olup halen ziyaret edilmektedir.
Nakşî, Hâlidî olan Gümüşhanevî Hazretleri, Mevlana Halid Bağdadî Hazretleri’nin halifelerinden Abdülfettah-ı Akrî Hazretleri’ne bağlanmış, yine Mevlana Hâlid-i Bağdadî Hazretleri’nin halifelerinden Trabluşşam Müftüsü Ahmed bin Süleyman el-Ervâdî Hazretleri de onun yetişmesinde çok önemli rol oynamıştır.
II. Sultan Abdülhamid ile çok yakın dostluğu bulunan Ziyaeddin Efendi Hazretleri, irşad hayatının yanında ilmî araştırmaları ile de meşhur olup Trabzon’da başlayan ve İstanbul’da devam eden öğrenim hayatını, Hicaz ve Mısır’da doruk noktasına ulaştırdı. Birbirinden değerli birçok eser meydana getirdi. Özellikle hadis ilminde büyük bir seviyeye erişti.
Sosyal çalışmaları ile de dikkat çeken mürşid hazretleri, 93 harbi olarak tarihe geçen Osmanlı-Rus savaşında savaşa katılıp nice yararlıklar gösterdi. Birbirinden değerli halifeler yetiştirdi. Ruhu şad ve feyzi kat kat olsun. Amin...
MEKTUBUN METNI
— Selamlama ve Hamd
Asil, güzel huylu ve saygıdeğer efendi hazretleri!
Hamd ü sena, eşi ve dengi bulunmayan yüceler yücesi Allahü Zül Celal’e...
Salat ve selamın en coşkunu, O’nun sevgili Habibi Muhammed Mustafa’ya...
En güzel övgüler, onun ehl-i beytine ve vefalı sahabelerine en mükemmel edep ve saygıyla takdim edildikten sonra içtenlikle belirtmek isterim ki:
«Mektuplaşmak, yarı kavuşmak demektir» deyiminde ifade edildiği gibi, hal-i hazır durumunuzu bildiren yazışmalarda bulunmanın maddî ve manevî sayılamayacak kadar yararı denenmiş şeylerden olup mektuplaşmayı kesmek ise vefasızlık örneği olduğundan, vefalı ve gerçekçi kimselerce yerilmiştir.
Kur’an-ı Kerim hatmi ve Hatm-i Hâcegân cemiyetlerini destekler şekildeki katılımlarınız, her türlü hayırlı işlere her zaman destek olmanız beklenmektedir. Çünkü insanın yaratılış gayesi ilim ve irfan tahsil etmek, maksada erişmek ve yüceler yücesi Allah’a vasıl olmaktır. Bu vuslata ermek için irfan tahsil etmekten başka yol yoktur.
Yüce tarikat halleri, her hususta doğru ve dürüst hareket etmek, tarikat edeplerini olduğu gibi yaşamaktan ibarettir.
İrfan mertebesinin ilerisi uçsuz bucaksız bir ummandır. O denize dalanlar, gördüklerinden ve yaşadıklarından dolayı hayrete düşerler. Burada görülecek ve yaşanacak olanların hepsi dikkate şayandır.
Hakikat erleri dünyada cismin karanlığı ve ruhun nurlu elbiselerinden soyunup mâsivâdan geçseler bile ölümsüzlük suyunun içiricisi olmadan içemezler. Gerçek rehber olan mürşid ve terbiye edici, bu menzilde kişiye sâkidir (içirendir).
Tehlikeli duruma düşmeden, tarikat omurgası altın zincirin baklalarını oluşturan Allah dostlarının (Allah onların cümlesinden razı olsun) ruhanî imdatlarına mazhar olmak, hikmetinden sorulmayan Yüce Allah’ın çaresiz halimize şefkat ve merhametiyle çare olması, hakikat ehlinin gerçek önderleri, dayanak ve sığınağımız tarikat mürşidinin himmet ve rızasını kazanmakla mümkündür.
Mürşidin rızasını bulmak ve himmetini kazanmak, iyi niyetli müridin, temiz itikad ve tam olarak teslim olmasına bağlıdır. Bu da şeriatten ayrılmamak, bilinen tarikat edeplerini güzelce öğrenip, bunlara uymayan hallerden dikkatlice sakınmakla mümkün olacağını, bütün ihvan kardeşlerime acizâne selam ve sevgilerimin tebliği ile birlikte gerekenleri iyice anlamaya gayret göstermelerini ve bu aciz kulu dualardan mahrum bırakmamalarını temenni eder, yüceler yücesi Rabbimizin koruyuculuğuna emanet eylerim. O, bana yeter. Ne güzel vekildir o!
— Makamlar
Hikmet ve marifet pınarlarında yıkanan tarikatlı kardeşlerimin İlahî tecellilere mazhar olmaları için, şeriat kapısından girip tarikat, hakikat ve marifet makamlarından her makamda ayrı ayrı bulunan on makamı kısaca yazıp sunmayı uygun buldum.
— Şeriatta Bulunan On Makam
— Tarikatta Bulunan On Makam
— Hakikatte Bulunan On Makam
— Marifette Bulunan On Makam
Buraya kadar sıralanan ve kısaca arz edilmiş bulunan makamların miktarı kırka ulaşmaktadır. Bu makamların geniş açıklamaları tarafımızdan telif edilen «Câmiul Usûl» adlı eserde geniş olarak açıklanmıştır. İsteyen bu eserimize müracaat etmelidir. (Yayınlarımız arasındadır)
Ey ihvan kardeşim!
Yüceler Yücesi Allah, yegane hidayette kılan ve doğru yolu gösterendir. Kullarına başarı ihsan eden, onları mutlu kılacak olan da ancak O’dur.
— İslamiyet’te Yasaklanan Ve Haram Kılınan Şeyler
Mü’minler, güzel hasletlere sahip bulunur. Hayırlı öğütlerini kimseden esirgemeyip herkesi uyarmaya çalışırlar. Allah yolunda yürümek isteyenler, din kardeşlerini pırıl pırıl İslam’a bağlanmaya teşvik ederler. Ayıplardan, eksiklerden ve günahlardan sakınıp sakındırırlar. İlahî emirlerin yerine getirilmesine, yasaklardan kaçınılmasına son derece gayret göstermelidirler.
Alemin fesada gittiğini, insanların günah bataklığında yüzdüklerini, felaketlerle yüz yüze bulunduklarını fazlaca anlatmaya gerek yoktur.
Her türlü huzurdan, dünya ve ahiretin mutluluklarından mahrum bırakan ve bu zamanın insanlarınca hiç de aldırış edilmeyen, basit şeylermiş gibi görülen, bundan dolayı işlenmesine rahatlıkla cesaret gösterilen birçok büyük ve küçük günahlardan insanları, sakındırmak gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi ve sakınılması gereken günahlar sıralanmaktadır. Din kardeşlerimi bu konuda zorlu bir mücadeleye davet ediyorum.
Önce yüceler yücesi Allah’a, sonra da mü’min kardeşlerime güvenerek büyük günahları sıralayarak açıklamalara başlıyoruz.
— Büyük Günahlar
Ayet ve hadislerde, işlenmesinin haram ve yasak olduğu bildirilen günahları işlemek, büyük günahtır.
— Küçük Günahlar
Burada gösterilen büyük ve küçük günahlar, «Necâtü’l-Kebîr» adlı kitapta daha geniş bir şekilde ele alınmıştır. Şer’an ve hükmen yasak ve haram olan şeylerden sakınmamak küçük günahlar grubuna girmektedirler.
— Mektubun Son Sözleri
Yüceler yücesi Allah’ın emirlerine uymak, şeriat hükümlerine göre hareket etmek ve Allah Resul’ünün gösterdiği yoldan gitmek, dünya ve ahirette her türlü elem, keder, fakirlik, yoksulluk, iflas, her çeşit hastalık ve felaketlerden kurtulmaya vesiledir.
Din kardeşlerimizin, dünya ve ahirette mutluluğa ermesi için, açıklanan büyük ve küçük günahlardan sakınmaları ve hatta kaçınmaları, kulluk hizmetinde kusur etmemeye çalışmaları gerektiği ve bunun İslam ahlakı olduğu için hizmet ve dikkatinde devamlı olacaklara Yüce Allah’ın her zaman yardımcı olacağı hadis-i şeriflerle delillendirilmiştir.
Yüceler yücesi Allah, öyle kimselerin emeğini boşa çıkarmasın. Her türlü ihsan ve ikramıyla İlahî tevkifine ve lütuflarına erdirsin.
Amin...
— İçindekiler