Şerh-i Hadis-i Erbain

KITABA DAIR
Yayinevi
  • Şeyh Hâmid-i Velî, Kırk Hadîs: Hazırlayan: Doç. Dr. Enbiya Yıldırım,

    Nasihat Yay., Ankara, 2007.

  • Yayinevi
    ŞERH-I HADÎS-İ ERBAÎN
    Kırk Hadîs Şerhi Risâlesi
  • :عَنْ عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنهُ قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَإنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ الى اللّهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ الى اللّهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ الى دُنْيَا يُصِيبُهَا أوِ امْرَأةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرتُهُ الى مَا هَاجَرَ إلَيْهِ

    1 - Türkçe Açıklaması 

    “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah”a ve Râsûl’üne ise, onun hicreti Allah ve Râsûl’ünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.” (Buhârî, Bed’u’l-Vahy, 1)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Bütün din ve dünyevî işlerinde halis bir niyete sahib olan kimse iki cihan saadetine nail olur. Bu nedenle Müslüman, bütün işlerine iyi bir niyetle başlar”

  • عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ - رضي الله عنه - قَالَ: كُنْتُ رِدْفَ رَسُولِ اللّهِ صلى الله عليه و سلم عَلَى حِمَارٍ يُقَالُ لَهُ عُفَيْرٌ. قَالَ: فَقَالَ: يَا مُعَاذُ! أَتَدْرِي مَا حَقُّ اللّهِ عَلَى الْعِبَادِ وما حقُّ العبادِ عَلَى الله؟ قَالَ قُلْتُ: الله وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قَالَ: «فَإِنَّ حَقَّ اللّهِ عَلَى الْعِبَادِ أَنْ يَعْبُدُوا اللّهِ وَلاَ يُشْرِكُوا بِهِ شَيْئاً. وَحَقُّ الْعِبَادِ عَلَى اللّهِ عَزَّ وَجَلَّ أَنْ لاَ يُعَذِّبَ مَنْ لاَ يُشْرِكُ بِهِ شَيْئاً» قَالَ قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللّهِ! أَفَلاَ أُبَشِّرُ النَّاسَ؟ قَالَ: «لاَ تُبَشِّرْهُمْ. فَيَتَّكِلُوا».

    2 - Türkçe Açıklaması:

    Muaz (radiyallahu anhu) anlatıyor:
    Merkep üzerinde Hz. Peygamber’in terkisinde idim. Aramızda sadece semerin ardındaki çıkıntı vardı. Bana:
    “Ey Muaz! Allah’ın kulları üzerindeki haklarıyla, kulların Allah üzerindeki haklarının ne olduğunu biliyor musun’’ diye sordu. Dedim ki:
    ‘‘Allah ve O’nun elçisi daha iyi bilir.” Bunun üzerine Hz. Peygamber bana;
    “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, kulların O’na itaat etmeleri ve başka hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise, kendisine hiçbir şeyi şirk koşmayanlara azap etmemesidir". Bunun üzerine:
    “Ey Allah’ın elçisi! Bunu insanlara müjdeleyeyim mi” diye sordum. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bana:
    “Hayır, o zaman (buna güvenip) tembellik ederler.” buyurdular. (Buhârî, Libâs 101; İlim, 49) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Allah’a hakkı ile ibadet eden, emrettiği şeyi yapan, nehyettiğinden sakınan; zâhirî ve batınî bütün şirk çeşitlerinden kendisini muhafaza eden insan, kâmil imânâ ulaşır, dalâlet ve Allah’a isyandan kurtulur.”

  • مَنْ اَ حَبَّ لِلَّهِ وَ اَبْغَضَ لِلَّهِ وَ اَ عْطَى لِلَّهِ وَ مَنَعَ لِلَّهِ فَقَدْ اِ سْتَكْمَلَ اْلاِ يمَا نَ

    3 - Türkçe Açıklaması: 

    “Allah için seven, Allah için buğzeden, verdiğini Allah rızası için veren, vermediğini Allah rızası için vermeyen kişi, imanını kemâle erdirmiştir.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 15) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Bütün dînî ve dünyevî işlerde nefse pay bırakmamak, Allah’ın hakkını her zaman öne çıkarmak kâmil imanın alâmetlerindendir.”

  • وعنْ عبدِ اللَّه بنِ عَمرو بن العاص رضي اللَّه عنْهُمَا قالَ :

     قال رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « المُسْلِمُ منْ سَلِمَ المُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ ويدِهِ ، والمُهَاجِرُ منْ هَجَر ما نَهَى اللَّه عنْهُ » متفقٌ عليه .

    4 - Türkçe Açıklaması

    “Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olddukları kimsedir. Mü’min, insanların kanları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir. Mücahid, Allah’a ibadet etmek hussusunda nefsiyle mücadele edendir. Muhâcir de hatalardan ve günahlardan uzaklaşandır.” (Buhârî, İman, 4; Tirmizî, Îmân, 12; Musned, VI/21.) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hadîsleriyle, “Allah katında din, İslâm’dır” (Âl-i İmrân, 19) âyetindeki bir hususu vurgulamaktadır. O da insanın gerçek İslâm’a girişinin, Emniyet Yurdu’na girmesi olduğudur. Müslüman bu yurda emîn ve güvenilir olduğunda girer. Girddiğinde hem kendisi güvende olur, hem de etrafındakiler onun her türlü eziyetinden emin olurlar. İnsanın hakiki imânâ erişmesi, hakiki cihadı yapması ile hakiki hicreti gerçekleştirmesi de gerçek İslâm’a girdiğinde söz konusu olur. Öyleyse, hadîste vurgulanan özelliklere sahib olmak şarttır.”

     إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ

    “İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mahtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumulılmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb" 

    Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.” (Âl-i İmrân 19)

  • آيَةُ الْمُنَافِقِ تَلاَثٌ:إِذَا حَدّثَ كَذَبَ وإِذَا وَعدَ أَخْلَفَ وَ إِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ

    5 - Türkçe Açıklaması 

    “Münafığın alameti üçtür. (Kişi) oruç tutup namaz kılsa ve Müslüman olduğunu iddia etse bile: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verince yerine getirmez, emanete de hıyanet eder.” (Buhârî, Müslim, Tirmizî)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Kişinin Alem-i Ervah’da Cenab-ı Hakk’a verdiği sözde durduğunun alameti üçtür: Doğru sözlü olması, sözünü yerine getirmesi ve emanete hıyanet etmemesi. Allah’a verdiği sözü tutmayanlarda ise, tam tersi görülür. Ancak bunlar münafıklık alametidir."

  • عن أبي موسى رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال:

    [قامَ فِينَا رسولُ اللّهِ # بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ. فقَالَ: إنَّ اللّهَ تَعالى َ ينَامُ وََ يَنْبَغِي لَهُ أنْ يَنَامَ. يُخْفِضُ الْقِسْطَ وَيَرْفَعُهُ وَيُرْفَعُ إلَيْهِ عَمَلُ اللَّيْلِ قَبْلَ عَمَلِ النَّهَارِ. وَعَمَلُ النَّهَارِ قَبْلَ عَمَلِ اللَّيْلِ. حِجَابُهُ النُّورُ. لَوْ كَشَفَهُ َحْرَقَتْ سُبُحَاتُ وَجْهِهِ مَا انْتَهَى إلَيْهِ بَصَرُهُ مِنْ خَلْقِهِ].

     أخرجه مسلم.«سُبُحَاتُ وَجْهِ اللّهِ» أنوَارهُ: أي لو انكشفَ من أنوار اللّهِ التي تَحجُبُ العبادَ عنهُ شَئٌ ‘هلك كُلَّ مَنْ وقع عليهِ ذلك النورُ كما خرَّ مُوسَى عَلَيْهِ السم صَعِقاً، وَتَقَطَّعَ الجبلُ دَكّاً لَمَّا تَجلَّى اللّهُ سُبحانُهُ وَتعالى 

    6 - Türkçe Açıklaması 

    “Allahu Teala uyumaz zaten uyku onun şanına layık değildir. Kullarının maddi manevi durumlarında (sürekli) değişiklikler yapar. Gündüz amelinden önce gece amelleri, gece amelinden öncede gündüz amelleri Allah’a yükseltilir. O’nun görülmesini engelleyen nurdur. Eğer perdeyi açsaydı, celal ve cemali O’nun gördüğü bütün mahlukatını yakardı.” (Müslim, Îman, 293.) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem lisanı hal ile diyor ki: Ey mü’min! Niye yaratıldığını düşün, gaflet uykusundan uyan, hesaba çekilmeden evvel nefisini hesaba çek! Vaktini boşa harcama, fırsatı ganimet bil. Böyle yaparsan kerim olan Cenab-ı Hak senden karanlık perdesini kaldırır ve nur-i cemali ile sana tecelli eder.”

  • عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ :

     ( مَا مِنْ نَبِىٍّ بَعَثَهُ اللَّهُ فِى أُمَّةٍ قَبْلِى إِلاَّ كَانَ لَهُ مِنْ أُمَّتِهِ حَوَارِيُّونَ وَأَصْحَابٌ يَأْخُذُونَ بِسُنَّتِهِ وَيَقْتَدُونَ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِنَّهَا تَخْلُفُ مِنْ بَعْدِهِمْ خُلُوفٌ يَقُولُونَ مَا لاَ يَفْعَلُونَ وَيَفْعَلُونَ مَا لاَ يُؤْمَرُونَ فَمَنْ جَاهَدَهُمْ بِيَدِهِ فَهُوَ مُؤْمِنٌ وَمَنْ جَاهَدَهُمْ بِلِسَانِهِ فَهُوَ مُؤْمِنٌ وَمَنْ جَاهَدَهُمْ بِقَلْبِهِ فَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَيْسَ وَرَاءَ ذَلِكَ مِنَ الإِيمَانِ حَبَّةُ خَرْدَلٍ ) .

    7 - Türkçe Açıklaması:

    "Benden önce Allah’ın ümmetine gönderdiği her peygamberin, sünnetine tabi olan, emirlerine uyan havarileri ve arkadaşları vardı. Fakat onların arkasından daima, yapmadıklarını söyleyen, emrolunmadıkları şeyleri yapan kötü nesiller ortaya çıkmıştır. İşte böylesi kimselere karşı eli ile mücadele eden kişi mü’mindir. Dili ile karşı koyan mü’mindir. Bu kimselere karşı kalbiyle mücadele eden kimse de mü’mindir. Bunun dışındakilerin kalbinde ise, hardal tanesi kadar iman yoktur." (Müslim, Îman, 80.)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Hadîste, ihlâs makamına ancak söz-fiil ve hâlde sünnete uyularak ulaşılabileceğine işaret vardır. Hâli iddiasını yalanlayan kimse gizli şirkle müşriktir. Allah bizi bundan korusun."

  • مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِي عِنْدَ فَسَادِ أُمَّتِي فَلَهُ أَجْرُ مِائَةِ شَهِيدٍ

    8 - Türkçe Açıklaması: 

    "Ümmetim fesada düştüğü zaman sünnetime sarılana yüz şehit sevabı vardır." (Münziri, Terğib,1,80; Teberânî, Evsat, 5410)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), ümmetinden tavsiyelerine uyanlara, âhir zamanda fitneler ortaya çıktığı zaman, bütün işlerinde sünnetlerine yapışmak suretiyle nefs-i emmâre ile mücadele etmelerini tavsiye etmektedir. Düşmanların en büyüğü ile savaşan kimse ise Allah katında sevap açısından en büyük şehittir."

  • عن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إنَّ اللّهَ لا يَقْبِضُ الْعِلْمَ اِنْتِزَاعاً يَنْتَزِعُهُ مِنَ النَّاسِ وَلكِنْ يَقْبِضُ الْعِلْمَ بِقَبْضِ الْعُلَمَاءِ. حتَّى إذَا لَمْ يُبْقِ عَالِماً اتَّخَذَ النَّاسُ رُؤُساً جُهَّاً، فَسُئِلُوا فَأفْتَوْا بِغَيْرِ عِلْمٍ فَضَلُّوا وَأضَلُّوا

    9 - Türkçe Açıklaması: 

    “Allah ilmi, insanlardan zorla söküp almaz. Fakat ilmi, ulemayı almakla kaldırır. Nihayet tek bir âlim kalmayınca halk cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilimsiz fetva verirler. Böylece, hem kendileri saparlar,hem de başkalarını dalâlete atarlar. ” (Buhari, İlim, 34)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Ahir zamanda Kur’an metni ve dini ilimlere dair eserler ortadan kalkmayacaktır. Ancak söz, fiil ve halleri sünneti seniyyeye muvafik olan otoriter bilginler kalmayınca delilsiz ve mesnedsiz sözler ortalığı kaplayacak; geriye Allahu Teâlâ’nın haklarında “yapmadığınız şeyleri niçin söylersiniz” (Saff,2) diye bahsettiği kimseler kalacaktır. Bunlarda durumları itibarıyla cahil konumundadırlar.”

  • وعن أبي مَالِكٍ الْحَارِثِ بْنِ عَاصِم الأشْعريِّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ :

     قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :

     « الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمَان ، وَالْحَمْدُ للَّه تَمْلأَ الْميزانَ وسُبْحَانَ الله والحَمْدُ للَّه تَمْلآنِ أَوْ تَمْلأ مَا بَيْنَ السَّموَات وَالأَرْضِ وَالصَّلاَةِ نورٌ ، والصَّدَقَةُ بُرْهَانٌ ، وَالصَّبْرُ ضِيَاءٌ ، والْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ . كُلُّ النَّاسِ يَغْدُوا، فَبَائِعٌ نَفْسَهُ فمُعْتِقُها ، أَوْ مُوبِقُهَا» .

    10 - Türkçe Açıklaması 

    "Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah mizanı doldurur. Sübhânellah velhamdülillah gökle yer arasını doldururlar veya doldurur. Namaz nurdur; sadaka delildir; sabır ışıktır; Kur`an da senin ya lehine ya aleyhine bir hüccettir. Her insan çalışıp kendi nefsini satar. Kimisi kendini (taatla Allah’a satarak azaptan) kurtarır, kimisi de helak eder." (Müslim, Taharet, 1)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Hz. Peygamber saliki, iman iddiasının iki şeyi yapmadan gerçekleşmeyeceği hususunda uyarmaktadır: Tahliye ( : boşaltıp temizleme) ve tahliye ( : süslemek). Aleyhisselâm’ın ‘temizlik imanın yarısıdır’ sözü Tahliye Makam’ına, hadîsin geri kalanı da Tahliye Makamı’na işarettir. Kim kalbinin evini ve kalıbını tabii kirler ve çirkin davranışlardan temizler, oraya tahmîd ve tesbîh türünden manevî sofraları kurar, Allah’ın sapasağlam ipine yapışarak namaz ve sabır kandillerini yakarsa, Allah onun sevap kefesini doldurur, şehvetine köle olmaktan kurtarıp azad eder. Delil getirmeyenin ise davası ispat olmaz, hüsrana uğrayıp helak olur."

  • ألا أدلكم عَلى مَا يَمْحُو اللّهُ بِهِ الخَطَايَا، وَيَرْفَعُ بِهِ الدَّرَجَاتِ؟

     قالُوا: بَلى يَا رَسولَ اللّهِ. قالَ: إسْبَاغُ الوُضُوءِ عَلى المَكَارِهِ، وَكَثْرَةُ الخُطَا إلى المَسَاجِدِ، وَانْتِظَارُ الصَّلاَةِ بَعْدَ الصَّلاَ ةِ، فذلكُمُ الرِّبَاط، فذلِكُمُ الرِّبَاطُ، فذلِكُمْ الرِّبَاطُ

    11 - Türkçe Açıklaması 

    "Allahu Teâlâ’nın günahları neyle yok edeceğini, dereceleri neyle yükselteceğini sizlere haber vereyim mi? Zahmetine rağmen abdesti tam almak, mescide çok adım atmak, namazdan sonra diğer namazı beklemek. İşte hak yolunda daimi cihad budur." (Nesâî, Tahâret, 107)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Aleyhisselâm, kalbî ve rûhî yüce makamlara ulaşmanın zâhiri ve batınî tam temizliğe bağlı olduğu hususunda sâlikin dikkatini çekmiştir. Sanki Aleyhisselâm muhibbin gönlüne işaret ederek buyuruyor ki: ‘Bedenini şer’î temizlikle pisliklerden temizle. Nefsini, sorumlulukların güçlüğüne katlanmaya zorla. Kalbini de başka şeylere takılmaktan kaynaklanan kirlenmişlikten temizle. İhlaslı bir şekilde, vakitlerine dikkat ederek namazlarına devam et. İbadet yoluna koş ki Allahu Teâlâ’nın haklarında şöyle buyurduklarından olasın: ‘Ey iman edenler! Sabredin; (Düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki başarıya erişebilesiniz." (Âl-i İmrân 200)

  • عن أبىهريرة رضي الله عنه عن النبي صلىالله عليه وسلم قال:سبعةٌ يُظِلُّهُمْ اللهُ فِى ظِلِّهِ يَوْ مَ لاَ ظِلَّ إلا ظِلّهُ إمَامٌ عادِلٌ وشآبٌ نَشَأفِى عِبَادَةِ اللهِ وَرَجُلٌ قَلَبُهُ مُعَلق بِالمساجِدِ وَ رَ جُلاَنِ تحآبافِى اللهِ إجتَمَعَاعَلَيْهِ وتَفَرقاعَلَيهِ وَرَجُلٌ دَعته امرأة دعته ذات منصب وجمال فقال إنىأخاف الله ورجل تصدق بصدقة فأخفاها حتىلاتعلم شماله ماتنفق يمينه ورجل ذكر الله خاليا ففاضت عيناه.

    12 - Türkçe Açıklaması:

    "Allah, kendi rahmet gölgesinden başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde şu yedi kişiyi rahmet gölgesi altına alır:

    1.  — Adaletten ayrılmayan idareci. 
    2.  — Allah’a ibadetle yetişen bir genç. 
    3.  — Kalbi mescidlere bağlı kişi. 
    4.  — Allah rızasını kazanmak için birbirlerini seven, onun için bir yere gelen; onun için birbirinden ayrılan iki kimse. 
    5.  — Yalnız başına iken Allah’ı anıp gözleri yaşaran insan. 
    6.  — Kendisini mevkii sahibi, güzel bir kadın (fenâlığa) davet ettiğinde ‘ben alemlerin rabbi Allah’tan korkarım’ diyen kişi. 
    7.  — Sağ elinin verdiğini, sol eli bilmeyecek derecede gizli sadaka veren kimse." (Muvatta’, Şi’r, 5; Buhârî, Ezân, 36; Tirmizî, Zuhd, 53) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Hz. Peygamber, Allah’ın rahmeti ile gölgelenmenin bu gruplara mahsus olduğuna işaret etmiştir. Çünkü bu kişiler Allah’ın lütfunun ve rahmetinin göründüğü yerlerdir. İdaresi altında bulunanları adalet gölgesiyle gölgelendiren, bütün ömrü boyunca Allah’a ibadet himayesinde nefsini koruyan, kalbini Allah’ın evine (mescidlere) bağlayan, ruhunu Allah’ın sevgisi koruluğunda koruyan, Allah zikriyle gönlünü örten, Hafâ Makamı’ında Allah’ın cemali dışında bir güzelliğe meyletmekten kaçınan, Ahfâ Makamı’nda kendisini Hakîkî Varlık yoluna tasadduk eden kimseyi Allah rahmetinin gölgesinde gölgelendirir."

  • قَسَمْتُ الصَّلاَةَ بَيْنِي وَبَيْنَ عَبْدِي نِصْفَيْنِ نِصْفٌ لِي وَنِصْفٌ لِعَبْدِي وَلِعَبْدِي ماَ سَأَلَ فَإِذاَ
    قاَلَ الْعَبْدُ اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ قاَلَ اللُّٰه تَعاَلَى حَمِدَنِي عَبْدِي وَإِذاَ قاَلَ اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ قاَلَ اللّٰه ُتَعاَلَى أَثْنىَ عَلَيَّ عَبْدِي وَإِذاَ قاَلَ مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ قاَلَ اللّٰه ُتَعاَلَى مَجَّدَنِي عَبْدِي فَإِذاَ قاَلَ إِياَّكَ نَعْبُدُ وَإِياَّكَ نَسْتَعِينُ قاَلَ هَذاَ بَيْنيِ وَبَيْنَ عَبْدِي وَلِعَبْدِي ماَ سَأَلَ فَإِذاَ قاَلَ اِهْدِناَ الصِّراَطَ الْمُسْتَقِيمَ صِراَطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ قاَلَ هَذاَ لِعَبْدِي وَلِعَبْدِي ماَ سَأَلَ

    13 - Türkçe Açıklaması: 

    “(Allah Teâlâ) ‘namazı kulumla aramda ikiye taksim ettim. Yarısı bana, yarısı da kulumadır. Kuluma dilediği verilecektir’ (buyurmuştur).

    Bir kul namazda ‘Bütün hamd ve senâ âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur’ dediği zaman, Allah Teâlâ ‘Kulum bana hamd etti’ buyurur.

    Kul ‘O, rahman ve rahîmdir’ dediğinde, ‘Kulum bana sena etti’ buyurur‘.

    Kul ‘Hesap ve ceza gününün hâkimidir’ dediğinde, Allah Teâlâ ‘Kulum beni ta’zim etti’ buyurur.

    Kul: ’Biz yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz’ deyince, ‘Bu iş benimle kulum arasındadır (ibadet bana, yardım da kuluma aittir, kulumun istediği verilecektir)’ buyurur. 

    ‘Bizi dosdoğru yola ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil’ dediğinde de: ‘Bu dilek kula aittir. Ona istediği verilecektir’, buyurur. ” (Muslim, Salât, 11) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “İnsan, kulluk makamında ciddiyetle durur ve ihlâstan üzerine düşen görevi her hâlukârda Allah’a hamdederek yerine getirir, Allah Teâlâ’nın kendi zatını övdüğü gibi O’na hulûs-u kalple senada bulunur, hamd, senâ ve övmenin içinde gark olarak Allah’ı yüceltir ve de tüm bunların hepsinde Allah’tan yardım dilerse, bu onu orta yol olan Ehadiyete götürür. Ki, ruhlar ve bedenler için başlangıc amelleri ile sülûkun sonu bu yoldan geçmektedir. Ve yine bu yolla, (âyette) her şeyin rabbi olan Allah’dan (bizi) hazır et tarzında dua edilen, gadab ve kahrın karışmasından uzak saf ve mutlak rıza makamı elde edilir.”

  • مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلاَةً صَلَّى الله ُعَلَيْهِ عَشْراً وَحُطَّتْ عَنْهُ عَشْرُ خَطِيئاَتٍ وَرُفِعَتْ لَهُ عَشْرُ دَرَجَاتٍ

    14 - Türkçe Açıklaması: 

    "Bir kimse bana bir salâvat-ı şerîfe getirirse, Cenab-ı Allah ona on kere rahmet eder, on günahı düşürülür ve on da derece verilir.” (Nesâî, Sehv, 56)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hadîste Yüce Ehadiyet’ten ilahî feyzin Rûh-i Muhammedî vasıtasıyla ulaşacağına işaret vardır. Çünkü Hz. Peygamber ezelî ve ebedî olarak Kutbu’l-aktâb’dır. Bu durumda tâlibe gerekli olan Yüce Efendisiyle münasebeti ona salât etmek ve sünnetlerine yapışmak suretiyle sağlamaktır. Salât ile ona yaklaşan kimseye, Hz. Peygamber’e tabi olması nedeniyle on rahmet gelir. Ayrıca kendisiyle Hak arasındaki on perde kaldırılır, Allah’a yakınlaşma derecelerinden on derece yükselir.”

  • أَلاَ أُنَـبِّـئُكُمْ بِخَيْرِ أَعْماَلِكُمْ وَأَزْكاَهاَ عِنْدَ مَليِكِكُمْ وَأَرْفَعَهاَ فِي دَرَجاَتِكُمْ وَخَيْرٌ لَكُمْ مِنْ إِنْفاَقِ الذَّهَبِ وَالْوَرِقِ وَخَيْرٌ لَكُمْ مِنْ أَنْ تَلْقَوْا عَدُوَّكُمْ فَتَضْرِبوُا أَعْناَقَهُمْ وَيَضْرِبوُا أَعْناَقَكُمْ ؟ قاَلوُا بَلَى قاَلَ ذِكْرُ اللهِ

    15 - Türkçe Açıklaması: 

    "Size amellerinizin en hayırlısını, malikiniz (Allah) katında en çok beğenilen, (cennetteki) derecelerinizi en çok yükselten, altın ve gümüşü (Allah yolunda) vermekten size daha sevaplı olan ve düşmanınıza rastlayıp da boyunlarını vurmanız (gazi olmanız) ile düşmanınızın sizin boyunlarınızı vurmasından (şehit edilmenizden) daha faziletli olan işi haber vereyim mi? O şey, Allah’ı zikretmektir." (Tirmizî, Deavât, 6) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Allah Teâlâ’ya yaklaştıran yolların en yakını, kulun gerek maddî ve gerekse bedenî ibadet türlerinden Allah’a yaklaşabileceği en evlâ yol, Allah Teâlâ’yı zikretmektir. Gerek dille ve gerekse tüm cismânî ve rûhî güçleriyle zikir yolunu seçen kişi en yüksek maksada erişir ve tevhidin en yüksek mertebesine ulaşır."

  • مَثَلُ الَّذِي يَذْكُرُ وَالَّذِي لاَ يَذْكُرُ كَمَثَلِ الْحَيِّ وَالْمَيِّتِ

    16 - Türkçe Açıklaması: 

    “Zikreden kimse ile zikretmeyen kişi, diri ile ölü gibidir.” (Buhârî, Deavât, 66).

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hadîste, Hayy ve Kayyûm olan Allah’ın zatı ile hakiki var oluşun; salikin zatı, sıfatı ve fiilleriyle O’nda fenâ olmasıyla gerçekleşeceğine işaret vardır. Her kim tüm söz, fiil, hal, zat ve sıfatlarından soyutlanarak Allah’ın zikrinde fenâ (yok) olursa, Allah Teâlâ, kaldırabileceği miktardaki fiil, sıfat ve zatının tecellileriyle onu ihya eder."

  • أَقْرَبُ ماَ يَكُونُ الرَّبُّ مِنَ الْعَبْدِ فِي جَوْفِ اللَّيْلِ الآخِرِ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَكُونَ مِمَّنْ يَذْكُرُ الله َفِي تِلْكَ السَّاعَةِ فَكُنْ

    17 - Türkçe Açıklaması: 

    "Rabbin kula en yakın olduğu vakit, gecenin son kısmındadır. O saatte Allah’ı zikredenlerden olmaya gücün yeterse, öyle ol. " (Tirmizî, Deavât, 118 (Rakam: 3579)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Allah Teâlâ’ya kemâl-i kurbiyet, tüm bedenî meşguliyetlerden halvette olunduğu zaman gerçekleşir. Tefrika ehlinin halveti havâssı mahsûsattan uzaklaştırmasıyla mümkün olur. Bunun zamanı da gecenin son kısmıdır. Zaman ve mekâna ait uzaklık perdeleri dürülür, ezel ebed ile birleşir, kul için de varlık kalmazsa, bu durumda kul ile Allah arasında yakınlık ve uzaklık söz konusu olmaz."

  • أَحَبُّ اْلأعْماَلِ إِلىَ اللهِ أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ

    18 - Türkçe Açıklaması:

    "Allah katında amellerin en faziletlisi, az da olsa devamlı yapılandır." (Muslim, Salâtu’l-Musâfirîn, 30; Buhârî, Libâs, 43)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hadîste, tâlibin amelleri devamlı yapmasına irşad vardır. Çünkü devam eden kararlılık göstermiş olur. Sebat eden ise bunun faydasını görür..”

  • مَنْ أَحَبَّ لِقَاءَ اللهِ أَحَبَّ الله ُلِقَائَهُ وَمَنْ كَرِهَ لِقَاءَ اللهِ كَرِهَ الله ُلِقَائَهُ

    19 - Türkçe Açıklaması:

    “Kim Allah’a kavuşmayı arzularsa, Allah da ona kavuşmayı arzular. Kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.” (Buharî, Rikâk, 41 (Rakam: 6508) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Aleyhisselâm ölüm gelmeden önce ona hazırlanmaya teşvik etmişlerdir. Çünkü muhabbet arzulattırır. Arzu ise vuslata götüren esbabı elde etmeye yani hazırlanmaya sevk eder. Hazırlık ise, mü’minler için zâhiri ibadetler, arifler için kalbî muameleler, muvahhidler için de fenâ fillahla gerçekleşir. Her ölüm için tabii ve irâdî bir hazırlık vardır.”

  • لاَ يَمُوتَنَّ أَحَدُكُمْ إِلاَّ وَهُوَ يُحْسِنُ الظَّنَّ بِاللهِ تَعاَلَى

    20 - Türkçe Açıklaması: 

    “Hiçbiriniz, Allah’tan lütuf beklentisi içinde olmaksızın ölmesin.” (Muslim, Cenne, 19) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Hadîste, Allah Teâlâ’nın ‘Allah sana nasıl ihsan ettiyse, sen de öyle iyilik et’(28/Kasas, 77) kavlinde işaret edilen ihsana işaret vardır. Allah Teâlâ’nın kula ihsanı, kulun ibadetleriyle O’na olan ihsanından öncedir. Allah’ın kendisine tevfik etmesi suretiyle ihsanda bulunduğu kimse Allah’a itaat etmek için çabalar. Bu nedenle tâlibin, iman makamında ihsan makamını elde etmek için çalışması gerekir. Çünkü ameli iyi olanın zannı da güzel olur. İyi amel ise güzel tevfikle gerçekleşir."

  • كُلُّ عَمَلِ بَنِي آدَمَ يُضاَعَفُ الْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثاَلِهاَ قاَلَ الله ُتَعَالَى إِلاَّ الصَّوْمَ فَإِنَّهُ لِي وَأَناَ أَجْزِي بِهِ يَدَعُ شَهْوَتَهُ وَطَعاَمَهُ ِلأَجْلِي

    21 - Türkçe Açıklaması: 

    "Allah Teâlâ ‘Âdemoğlunun her ameli, on misli katlanır. Ancak oruç müstesna. Çünkü o, benimdir. Onun mükâfatını verecek olan benim. Çünkü kulum şehevî arzularıyla yemesini benim için terk ediyor’ buyurmuştur." (Müslim, Savm, 30)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hadîste ecrin meşakkat miktarınca olduğuna işaret vardır. Herkes ameli karşılığında kat kat sevap alır. Oruçlu ise müstesna. Çünkü sadece Allah için tutulduğundan, Zat’ın mertebesine daha uygundur. Bu durumda da ecri sadece O olmaktadır. Bundan ötürü Hak Teâlâ orucu bizzat kendisi sahiblenmektedir. Bu ise, tüm dünyevî ve uhrevî isteklerden uzaklaşarak oruç tutan için söz konusudur.”

  • لاَ حَسَدَ إِلاَّ فِي اثْنَيْنِ رَجُلٌ آتاَهُ الله ُالْقُرْآنَ يَتْلُوهُ آناَءَ اللَّيْلِ وَآناَءَ النَّهاَرِ وَرَجُلٌ آتاَهُ الله ُماَلاً فَهُوَ يُنْفِقُ مِنْهُ آناَءَ اللَّيْلِ وَآناَءَ النَّهاَرِ

    22 - Türkçe Açıklaması:

    “Hased ancak iki kişi hakkında meşrudur: Biri, Allah’ın kendisine vermiş olduğu Kur’an’ı gece gündüz okuyan kişi. Diğeri de Allah’ın kendisine ihsan etmiş olduğu maldan gece gündüz infak eden kimse.” (el-Humeydî, Musned, II/278; Buhârî, Tevhîd, 45; İbn Balaban, İhsân, I/333)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Hadîste, Allah Teâlâ’nın ahlâkıyla ahlâklanmaya ve O’nun nimetlerini minnet ve şükranla anmaya işaret vardır. Peygamberimiz gibi. Nitekim ‘Onun ahlâkı Kur’an idi’(Ahmed b. Hanbel, Musned, VI/91) ve ‘Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an’(Duha, 11) kavliyle Allah Teâlâ’nın nimetlerini minnet ve şükranla anması emredilmiştir. Allah Teâlâ’nın nimetleri ise tüm mal çeşitlerini kapsamaktadır. Bu iki şeyden daha fazla gıpta edilecek bir şey yoktur."

  • يُقاَلُ لِصاَحِبِ الْقُرْآنِ اِقْرَأْ وَارْتَقِ وَرَتِّلْ كَماَ كُنْتَ تُرَتِّلُ فِي الدُّنْياَ

    23 - Türkçe Açıklaması:

    “Kur’an okuyana, (cennete girdiğinde) şöyle denir: “Oku ve yüksel! Aynen dünyadaki gibi tertîl üzere oku!” denilir.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 20)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hadîste, dünyada güzel sıfatlardan hasıl olan iyi amellerin karşılığının, feyiz sahibi Yüce Yaratıcı’nın huzurunda aziz bir feyz şeklinde insana tecelli edeceğine işaret vardır. Amel yurdunda alınacak mükâfat ise ezeldeki aslî mükâfat miktarıncadır. Bu nedenle tâlibin ilahî ahlâkla ahlâklanması için beşerî vasıflardan soyutlanması gerekir. İlâhî ahlâk ise ne kadar da güzeldir.”

  • إِنَّ الله َطَيِّبٌ لاََ يَقْبَلُ إِلاَّ طَيِّباً وَإِنَّ الله َأَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِماَ أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ قاَلَ ياَ أَيُّهاَ الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّـيِّـباَتِ وَاعْمَلُوا صاَلِحاً إِنِّي بِماَ تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ وَقاَلَ ياَ أَيُّهاَ الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنَ طَـيِّـباَتِ ماَ رَزَقْناَكُمْ ثُمَّ ذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أَشْعَثَ أَغْبَرَ يَمُدُّ يَدَيْهِ إِلَى السَّماَءِ ياَ رَبِّ ياَ رَبِّ ياَ رَبِّ وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ وَتَغَذَّي بِالْحَرَامِ فَأَنىَّ يُسْتَجَابُ لَهُ؟

    24 - Türkçe Açıklaması: 

    “Allah güzeldir. Ancak güzel ve temiz şeyleri kabul eder. Allah mü’minlere, peygamberlere de emrettiği şeyleri emrederek şöyle buyurmuştur:
    ‘Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı bilirim.’(Mu’minûn 23, 51)

    (Bir diğer âyette de şöyle buyurmuştur):
    ‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin.’(Bakara, 172)

    (Hz. Peygamber) sonra şunu zikretti:
    Bir kimse (Hak yolunda) uzun sefere çıkar. Saçları dağılmış, toza toprağa bulanmış bir halde ellerini semaya uzatarak ‘Yâ Rabbî, yâ Rabbî, yâ Rabbî’ diye dua eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, (hâsılı) haramla beslenmiştir. Böyle birisinin duası nasıl kabul edilir?” (Muslim, Zekât, 19; Dârimî, Rikâk, 9; Buhârî, Zekât, 24) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Lokma bir tohum, amel ise mahsuldür. Mü’min, lokmasını temiz kılmalıdır ki, muhlis kullarınınkini kabul ettiği gibi, Allah onun da amelini kabul etsin.”

  • ماَ تَرَكْتُ بَعْدِي فِتْنَةً أَضَرَّ عَلَى الرِّجاَلِ مِنَ النِّساَءِ

    25 - Türkçe Açıklaması: 

    "Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha tehlikeli bir imtihan bırakmadım." (Buhârî, Nikâh, 17)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Nefsini nikâhla koru ki şehevî fitnelerden kurtulasın. Kalbini de murakabe ile koru ki, tecelliyât gerçekleştiğinde söz konusu olan gizli şirkten korunasın.”

  • مَنْ خَرَجَ مِنَ الطَّاعَةِ وَفاَرَقَ الْجَماَعَةَ فَمَاتَ مِيتَةً جاَهِلِيَّةً

    26 - Türkçe Açıklaması:

    "Meşru idarecinin emrinden çıkıp cemaatten ayrılan kimse, cahiliye ölümü ile ölür.” (Muslim, İmâret, 30) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Sultan çoban, şeytan da kurttur. Velâyet sultanına itaattan uzaklaşan insanı şeytan tuğyanla helak eder. Şeriat sultanına itaattan çıkan insanı da şeytan isyana sürükler. Tarikat sultanına itaattan çıkan kimseye gelince, şeytan hizlan vadilerinde yolunu şaşırtır".

  • إِنَّ الْبَذَاذَةَ مِنَ اْلإِيمَانِ

    27 - Türkçe Açıklaması:

    "Sade giyinmek imandandır.” (Ebû Dâvûd, Tereccul, 1)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Muhabbet elbisesini giyip fakrı kuşanan ve sabra bürünen kimseye, dünyanın süsleri karşısında Allah yeter. İçini takva ile süslersen Mevlâ’nın cemalinden bir elbise sana giydirilir.”

  • مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْراً أَوْ لِيَسْكُتْ

    28 - Türkçe Açıklaması: 

    "Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, Rikâk, 23)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Söz, konuşan kişinin sıfatıdır. Kıdem sıfatlarıyla (hayat bulan) hudûs sıfatlarının bir sonucudur. Bu nedenle, (Kudsî hadîste) Hz. Peygamber’in (aktardığı üzere Allah Teâlâ) ‘Kulum benimle (konuşma sıfatımla) konuşur’ buyurmuştur. Yani, senin lisanınla Kadîm olan Melik konuşur."

  • وَاللهِ لاَ يُؤْمِنُ وَاللهِ لاَ يُؤْمِنُ وَاللهِ لاَ يُؤْمِنُ . قِيلَ مَنْ هُوَ ياَ رَسُولَ اللهِ قاَلَ اَلَّذِي لاَ يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَائِقَهُ

    29 - Türkçe Açıklaması: 

    "Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz".
    "Kimdir o yâ Rasûlallah" diye sorulunca
    "Komşusunun zararından emin olmadığı kimse" cevabını verdiler." (Buhârî, Edeb, 29)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Komşuna komşu olursan, komşun da komşusu olmayana komşu olur. Kim Erhamurrâhimîn’in komşuluğunda azmedip durursa, Allah onunla kullarına rahmet eder ve onu mahlûkatına yönelik rahmet gölgelerinden bir gölge yapar.”

  • اَ ْلأَرْواَحُ جُنوُد ٌمُجَنَّدَةٌ فَماَ تَعاَرَفَ مِنْهاَ اِئْتَلَفَ وَماَ تَناَكَرَ مِنْهاَ اِخْتَلَفَ

    30 - Türkçe Açıklaması:

    "Ruhlar sıralanmış asker toplulukları gibidirler. Ruhlar âleminde tanışıp anlaşanlar (dünyada) anlaşırlar. Buna karşılık, ruhlar âleminde anlaşamayanlar (dünyada) da birbirleri ile anlaşamazlar.” (Muslim, Birr ve’s-Sıla, 49)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Âlimlerle birlikte otur, hikmet sahiblerinin içine gir, ebrâr ve etkıyâ ile ol, salih insanlardan ayrılma. Cahiller, sefihler, facirler, şakîler ile arkadaşlık yapmaktan kaçın. Çünkü dünyadaki ülfet, bekâ âleminde ruhlar arasındaki tanışıklığın eseri olup kişi sevdiğiyle beraberdir”.

  • إِنَّ الله َرَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِي عَلَى الرِّفْقِ مَا لاَ يُعْطِي عَلَى مَا سِوَاهُ

    31 - Türkçe Açıklaması:

    "Allah Teâlâ refîktir (kullarına kolaylık diler, güçlerini aşan şeyleri yüklemez). Kullarının da yumuşaklılıkla muamele etmelerini sever. Yumuşak huylulukla yapılan işlere verdiği muvaffakiyeti bunun dışındakilere vermez.” (Muslim, Birr ve’s-Sıla, 23)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Kardeşlere karşı sertlik yerine yumuşaklığı tercih etmek, Rahman’ın kula olan lütuf tecellisinin kâhir tecellisinin önüne geçmiş olmasının sonuçlarındandır. Merhamet meydanında yarış ki, rahmeti gadabını geçen Zat da sana rifkatte bulunsun.”

  • اِتَّقُوا الظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِياَمَةِ وَاتَّقُوا الشُّحَّ فَإِنَّ الشُّحَّ أَهْلَكَ مَنْ كاَنَ قَبْلَكُمْ حَمَلَهُمْ عَلَى أَنْ سَفَكُوا دِماَئَهُمْ وَاسْتَحَلُّوا مَحاَرِمَهُمْ

    32 - Türkçe Açıklaması:

    "Zulmetmekten kaçınınız. Zira zulüm âhiret günü karanlıklarıdır. Cimrilikten de kaçınınız. Çünkü bu sizden öncekileri helak etmiş, onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haram olan şeyleri helal görmeye sürüklemiştir.” (Muslim, Birr, 15)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Aleyhisselâm doğru yolda meşru haddi aşmaktan sakındırmıştır. Haddi aşan, Müslüman kardeşine veya kendisine bu çalışma yurdunda zulmeden kişi, ceza yurdunda karanlıklara düşer. Hz. Peygamber, ukbâda kâhir ateşiyle helak olmamak için, dünyada fesada sürükleyen cimrilikten de sakındırmıştır.

    Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ‘Nefsinin hırsından ve cimriliğinden korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir." (Haşr, 9)

  • كُنْ فِي الدُّنْياَ كَأَنَّكَ غَرِيبٌ أَوْ عاَبِرُ سَبِيلٍ وَعُدَّ نَفْسَكَ مِنْ أَهْلِ الْقُبُورِ

    33 - Türkçe Açıklaması:

    "Dünyada bir garip veya yolcu gibi ol. Kendini kabirdekilerden kabul et.” (Tirmizî, Zuhd, 25; et-Taberânî, Musnedu’ş-Şâmiyyîn, s. 109) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hz. Peygamber fânî yurtta yaşayan insanın olup bitenlere aldanmamasını, cereyan eden fesadlara kapılmamasını istemektedir. Tâlib bu gurur yurdundan kendini uzaklaştırmalı, surûr yurdunu vatan edinmeye çalışmalı, şer güruhunu bırakıp din yoluna geçmelidir. Böyle yaparsa ölmeden önce ölür, kabre girmeden önce haşrolur."

  • رُبَّ أَشْعَثَ أَغْبَرَ مَدْفُوعٌ بِاْلأَبْواَبِ لَوْ أَقْسَمَ عَلَى اللهِ َلأَبَرَّهُ

    34 - Türkçe Açıklaması:

    "Nice saçı başı dağınık pejmürde ve kapılardan kovulmuş insan vardır ki, eğer bir şey hakkında Allah’a yemin etse,Allah yemininde sadık çıkarır." (Müslim, Birr, 40)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Kendi isteğiyle son derece sade ve basit bir hayatı geçici nimetlere tercih etmek, hakir ve felaket yurdu olan dünyanın musibetlerinden kurtulmaya karşı bir güvence, Allah katında da izzet ve keramettir. Kalplerin sersemleştiği, dillerin tutulduğu cezâ gününde böylesi insanın duası geri çevrilmez."

  • أَناَ عِنْدَ الْمُنْكَسِرَةِ قُلوُبـُهُمْ وَ الْمُنْدَرِسَةِ قُبُورُهُم

    35 - Türkçe Açıklaması:

    "(Cenab-ı Hak): ‘Ben, kalpleri kırılmışların ve kabirleri belirsiz olanların yanındayım (buyurmuşlardır)." (Sehâvî, Mekâsid, s. 96; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I/203) 

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Dünyada kalbin kırık olması âhirette sarılması, hayat ve ölüme yönelik vurdumduymazlık izlerinin yok olması ise kulun Allah haricindeki bağlardan kurtuluşu ve Ehadiyet tecellisiyle Yüce Yaratıcı tarafından tercih edilmesi demektir."

  • أَناَ عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي وَأَناَ مَعَهُ إِذاَ ذَكَرَنِي فَإِنْ ذَكَرَنِى فِي نَفْسِهِ ذَكَرْتُهُ فِي نَفْسِي وَإِنْ ذَكَرَنِي فِي مَـَلإٍ ذَكَرْتُهُ فِي مَـَلإٍ خَيْرٍ مِنْهُ

    36 - Türkçe Açıklaması:

    "(Hz. Allah şöyle buyurmuştur:) ‘Ben, kulumun zannettiği gibiyim. Beni andığı zaman, muhakkak onunla beraberim. Eğer beni kendi kendine anarsa, ben de onu Zat’ımda anarım. Beni bir topluluk içinde anarsa, ben de onu andığı topluluktan daha hayırlı bir toplulukta anarım.” (Buhârî, Tevhîd, 15)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Allah’ın mutlak cemalini seyret, çevrenin dünya ve âhiretine yönelik geçici süslemelerine meyletme. Kendi başına iken rabbini zikret, O da seni Vahdet makamında rûhen ve hakikaten zikretsin. Zikreden kullarından oluşan bir topluluk içinde zikret, O da seni Mele-i A’lâ’da cismânî, aşikar, gizli ve çok gizli bir şekilde zikretsin."

  • ياَ عِباَدِي كُلُّكُمْ ضاَلٌّ إِلاَّ مَنْ هَدَيْـتُهُ فاَسْتَهْدُونِي أَهْدِكُمْ ياَ عِباَدِي كُلُّكُمْ جاَئِعٌ إِلاَّ مَنْ أَطْعَمْـتُهُ فاَسْتَطْعِمُونِي أُطْعِمْكُمْ ياَ عِباَدِي كُلُّكُمْ عاَرٍ إِلاَّ مَنْ كَسَوْتُهُ فاَسْتَكْسُونِي أَكْسُكُمْ

    37 - Türkçe Açıklaması:

    "(Rasûlullah Rabbinden naklederek şöyle buyurmuştur): ‘Ey kullarım! Benim hidâyete erdirdiklerim müstesna, hepiniz dalâlettesiniz! O halde benden hidâyet dileyin de sizi doğru yolakavuşturayım. Ey kullarım! Benim nimetlendirdiklerim müstesna, hepiniz açsınız. O halde benden isteyin ki, sizi doyurayım.” (Muslim, Birr ve’s-Sıla, 15)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Burada arif’in kalbine bir sesleniş vardır: Tefrika çölünde dalaletteyken beni talep edersen, çağır beni, seni bana, Vahdet makamına ulaştırayım. Dünya ve âhiretin yemek ve giysilerine kendini kaptırma ki, beni görmenin tatlılığını sana tattırayım ve varlığımın elbisesini giydireyim."

  • مَنْ أَحَبَّنيِ قَتَلْتُهُ وَ مَنْ قَتَلْـتُهُ فَعَلَيَّ دِيَـتُهُ وَ مَنْ عَلَيَّ دِيَـتُهُ فَأََناَ دِيَـتُهُ

    38 - Türkçe Açıklaması:

    "(Hz. Allah şöyle buyurmuşlardır): ‘Beni seven kimsenin yaşamına son veririm. Hayatına son verdiğim kimsenin diyeti bana aittir. Bir kimsenin diyeti bana düşünce, onun diyeti bizzat ben olurum.” (Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, II/72; Konevî, Kırk Hadîs, s. 86-7)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Allah Teâlâ’nin muhabbet kâselerinden içirdiği kimse sarhoş olur ve Allah onu kendisinde yok eder, kendi bekasında sabit tutar. Allah sevgisiyle ölen kimsenin diyeti sadece O’dur. O ise bâkîdir.”

  • أَعْدَدْتُ لِعِباَدِيَ الصَّالِحِينَ ماَ لاَ عَيْنٌ رَأَتْ وَلاَ أُذُنٌ سَمِعَتْ وَلاَ خَطَرَ عَلَى قَلْبِ بَشَرٍ

    39 - Türkçe Açıklaması:

    "(Hz. Allah şöyle buyurmuştur:)‘Salih kullarıma hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin kalbinden geçirmediği nimetler hazırladım." (Buhârî, Tefsîr, Sûretu’s-Secde, 1)

     Somuncu Baba’nın Yorumu:

    "Bedeninin ve gönlünün gözlerini olup bitenleri seyretmeye kapatırsan, Allah, havas ve kuvve-i beşeriyyenin sınırları dışına çıkan zatının cemalinin tecellilerini sana gösterir. Böyle olunca O’nu müşahede edecek, Vahid ve Kahhâr olan Allah dışında ne gören ne de görülen bir şey müşahede etmeyeceksin."

  • :عَنْ اَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّي اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إنَّ مِنْ أشَدِّ أُمَّتِى لِى حُبّاً نَاسٌ يَكُونُونَ بَعْدِى، يَوَدُّ أحَدُهُمْ لَوْ رَآنِى بِأهْلِهِ وَمَالِهِ

    40 - Türkçe Açıklaması:

    “Ümmetimden beni en çok sevenlerin bir kısmı da benden sonra gelecek bir kısım insanlardır. Bunların her biri malını ve ailesini feda ederek beni görmüş olmayı çok arzu edecektir.” (Müslim, Cennet, 4.)

    Somuncu Baba’nın Yorumu:

    “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem değer verdiklerini feda edecek derecede kendisini sevenleri müjdelemektedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sevgisiyle dolu olan insanlar, aziz sevginin coşkusuyla değersiz ve geçici sevgilerden uzaklaşırlar, dünyevî meşgalelerin verdiği sıkıntılardan kurtulurlar, ilahî sevgiye ulaşmış kullar arasına katılırlar.”

  • Kırk Hadîs Şerhi Risâlesi