SOMUNCU BABA’NIN DUASI
Soumncu Baba (k.s.)
Rahmân ve Rahim Allah’ın adıyla.
Senin nimetlerine uygun, artırmaya karşılık yeterlice yapılan hamd ile Allah’a Hamd olsun. Bildiğim, bilmediğim bütün hamdlerin tamamıyla, bildiğim, bilmediğim bütün nimetlerinin tamamıyla Sana hamd ederiz. Bütün hallerimiz üzerine azim Allah’dan bağışlanma dilerim. Hayy kayyum O’ndan başka ilah yoktur. O’ndan af ve bağışlanma istiyoruz. Şüphesiz Senin her şeye gücün yeter.
Allah’ım!
Sen Selâmsın, Selâm Sendendir. Selâm Sana döner.
Rabbimiz!
Hayatımız Selâm’ladır. Dar’us-Selâm evine bizi dâhil et. Mübarek ve Müteâlsın, Ey Celal ve İkram Sahibi!
Allah’ım!
Bizi atfınla Cehennem ateşinden koru Ya Mucir / koruyan!
Allah’tan başka ilâh yoktur. O tektir, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter. Hamd O’na mahsustur. Yaşatan ve öldürendir. O uyumayan, ölmeyecek, yok olma-yacak Hayy’dır. O Ebedî, Dâimî ve Bakî, mülk O’nun elindedir. O’nun her şeye gücü yeter.
Allah’tan başka ilah yoktur.
«O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)». (3) (İhlas)
«Hiçbir şey O na denk ve benzer değildir». (4) (İhlas)
Ferdaniyet, Vahdaniyet, Kadimiyet, Ezeliyet ve Ebediyet Sahibi ki, zıddı, denki, benzeri, ortağı, eşiti, veziri, danışmanı ve çocuğu olmayan Allah’tan başka ilah yoktur.
Allah’ın adıyla açtım ve Allah’a tevekkül ettim. Ben işimi Allah’a havale ettim. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir. (44) (Mü’min).
Şöyle derler:
«Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir». (34) O fazlıyla bizi darı makama koydu ki orada bize yorgunluk, bitkinlik yoktur.
Onlar şöyle derler:
«Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!» (74) (Zümer).
«Hamd, bizi buna eriştiren Allah’a mahsustur. Eğer Allah’ın bizi eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişler» derler. Onlara, «İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!» diye seslenilir. (43) (A’râf).
Allah’ım!
Şüphesiz biz. Sana şehadet ettik ve arşı taşıyana, meleklere ve bütün yarattıklarına şehadet da ederek sabahladık. Şüphesiz Sen Allah’sın, Senden başka ilah yoktur. Teksin, ortağın yoktur. Senden bağışlanma istiyorum ve Sana tevbe ediyorum. Muhammed (s.a.v.)’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyoruz.
Allah’ım!
Şüphesiz biz, elimizde olan bütün nefes, an, anlık bakış, göz kırpması kadar zamanı Sana sunuyoruz. Göklerin ve yerin ehli o kadar zamanda yaratıldı. Olan olmayan her şey Senin ilmindedir.
Merhaba!
Yeni sabah merhaba!
Mutlu gün merhaba!
Adil koruyucu kiramen kâtibin merhaba! Allah’ın selamı ikinize, bu günümüzü ikiniz makbul yazınız.
Allah’tan başka ilah yoktur. O Tek’dir, ortağı yoktur, şehadet ederiz. Muhammed (s.a.v.) in Allah’ın kulu, elçisi, nebisi ve habibi olduğuna şehadet ediyoruz. Ve bu şehadet üzerine diriliriz ve onun üzerine ölürüz ve yarın yine onun üzerine yeniden diriliriz inşaallah / Allahu Teâlâ dilediğinde.
İslam fıtratı, ihlas kelimesi ve Muhammed (s.a.v.) ve babamız İbrahim (a.s.)’ın «Hanif, müslim ve ben müşriklerden değilim» dediği dini üzerineyiz. Aliy A’lâ Vehhab Rabbim her türlü eksikliklerden uzaktır. Aliy A’lâ Senden başka ilah yoktur.
Allah’ım!
Hamdin ile her türlü eksikliklerden uzaksın. Sen kendi nefsini övdüğün gibi ben Seni övemem.
Hamd ile Allah her türlü eksikliklerden uzaktır.
Hamd ile Azim Allah her türlü eksikliklerden uzaktır.
Allah her türlü eksikliklerden uzaktır.
Mahlûkatın adedi, nefsinin rızası, arşının ağırlığı ve kelimelerin mürekkebince Hamd Allah’ındır.
Allah noksanlardan uzaktır, kemal sıfatlarla vasıflanmıştır.
Hamd, Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah büyüktür. Güç ve Kuvvet yalnızca Aliy Azim olan Allah’ındır. Kovulmuş şeytandan Semi Âlim Allah’a sığınırım.
Rahmân ve Rahim Allah’ın adıyla.
Sizin ilahınız bir tek ilahtır. O’ndan başka ilah yoktur. O Rahmân’dır, Rahimdir. (163) (Bakara)
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıldıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (256) (Bakara)
Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar. (257) (Bakara)
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. içinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter. (284) (Bakara)
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mu’minler de (iman ettiler). Her biri; Allaha, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: «O’nun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz». Şöyle de dediler: «İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır». (285) (Bakara)
Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): «Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et». (286) (Bakara)
(Onlar şöyle yakarırlar): «Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin». (8) (Âl-i İmrân)
«Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah vadinden dönmez». (9) (Âl-i İmrân)
(Bunlar), «Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru» diyenler, Sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir. (16-17) (Âl-i İmrân)
Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (18) (Âl-i İmrân)
Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (19) (Âl-i İmrân)
De ki: «Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır, senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin». (26) (Âl-i İmrân)
«Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin». (27) (Âl-i İmrân)
Ey hesabı seri olan!
Allah’ım!
Bizi hesabsız rızıklandır.
Allah’ım!
Şüphesiz ben istiyorum;
Ya Allah, Ya Rahmân, Ya Rahîm, Ya Mâlik, Ya Kuddûs, Ya Selâm, Ya Mü’min, Ya Müheymin, Ya Azîz, Ya Cebbâr, Ya Mütekebbir, Ya Hâhk, Ya Bâri’, Ya Musavvir, Ya Gaffar, Ya Kahhâr, Ya Vehhâb, Ya Rezzâk, Ya Fettâh, Ya Alîm, Ya Kâbıd, Ya Bâsıt, Ya Hâfıd, Ya Râfı, Ya Muiz, Ya Müzill, Ya Semi’, Ya Basîr, Ya Hakem, Ya Adi, Ya Lâtîf, Ya Habîr, Ya Halîm, Ya Azîm, Ya Gafûr, Ya Şekûr, Ya Aliyy, Ya Kebîr, Ya Hafız, Ya Mukît, Ya Hasîb, Ya Celîl, Ya Kerîm, Ya Rakîb, Ya Mücîb, Ya Vâsi’, Ya Hakîm, Ya Vedûd, Ya Mecîd, Ya Bâis, Ya Şehîd, Ya Hakk, Ya Vekîl, Ya Kaviyy, Ya Metîn, Ya Veliyy, Ya Hamîd, Ya Muhsî, Ya Mübdî, Ya Muîd, Ya Muhyî, Ya Mümît, Ya Hayy, Ya Kayyûm, Ya Vâcid, Ya Mâcid, Ya Vâhid, Ya Ehad, Ya Samed, Ya Kâdir, Ya Muktedir, Ya Mukaddim, Ya Muahhir, Ya Evvel, Ya Âhir, Ya Zâhir, Ya Bâtın, Ya Vâli, Ya Müteâl, Ya Berr, Ya Tevvâb, Ya Müntakim, Ya Afuvv, Ya Raûf, Ya Mâlike’l-Mülk, Ya Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm, Ya Muksit, Ya Câmi’, Ya Ğaniyy, Ya Muğni, Ya Muti, Ya Mâni’, Ya Dârr, Ya Nâfı’, Ya Nûr, Ya Hâdi, Ya Bedî’, Ya Bâkî, Ya Vâris, Ya Reşîd, Ya Sabûr.
Zatı başka şeye benzetilmekten mukaddestir. Sıfatı emsaline benzetilmesinden münezzehtir. Masnuat / yaptıkları vahdaniyetine delildir. Ayetleri Ulûhiyetine şehadet eder. Bir’dir azlığı yoktur. Mevcud’tur, illeti yoktur. İyiliği ile bilinir, ihsanı ile vasıflandırılır. Sonu olmamakla bilinir, Sonsuzlukla vasıflandırılır. Evvel ve Kadim başlangıcı yoktur. Nihayeti olmayan Ahir Mukimdir. O’ndan başka ilâh yoktur. Rahmeti ve ilmi her şeyi kuşatmıştır. Kerem ve hilmiyle günahkârların günahını bağışlamıştır. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur, (yerde ve gökde) O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (11) (Şûrâ).
O ne güzel bir vekildir. O ne güzel Mevlâ, O ne güzel yardımcıdır. Allah’ın korumasından başka Allah’a isyana engel güç yoktur. Allah’ın yardımından başka Allah’a ibadete götüren kuvvet yoktur. Allah’tan başka güvenli yer ve sığınak yoktur. Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Ne takdir ederse, o olacaktır. Bütün işler sonunda Allah’a döner. (53) (Şûrâ).
Allah kudretiyle dilediğini yapar, izzetiyle istediğine hükmeder. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. (Yaratılanların) Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir. (54) (A’râf).
Allah Efendimiz Muhammed (s.a.v.) e, ailesine ve bütün sahabelerine salât eylesin.
Hizbu Şeyh Hamid Arif_116